Arap Baharı, içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk çeyreğinde ve bin yılın başlangıcında yaşanan siyasi gelişmelerin en önemlilerinden birisi hatta en beklenmedik biçimde ortaya çıkmış olanıdır belki de… Tunus’ta başlayan ilk toplumsal hareketler kısa sayılabilecek bir süre içerisinde diğer Arap ülkelerine de yayılmıştır.
Farklı ülkelere yayılmış olan ve aralarında da önemli kültürel, siyasi, toplumsal farklılıklar bulunan Arap halklarının özgürlük, insan hakları, demokrasi ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi konularında somut değişiklikler talep ettiği bu süreç aynı zamanda etkileşimde bulunduğu komşu ülkeleri de çeşitli açılardan etkilemiştir. Arap dünyasında yaşanan ulusal ve bölgesel nitelikteki bu halk hareketlerinin küresel etkilerinin olduğu da açıkça görülmektedir. Arap ülkelerindeki katı monarşi ve diktatörlük rejimlerinin sorgulandığı hatta sona ermesi açısından olumlu yönleri bulunan bu sürecin diğer sonuçlarına bakıldığında ise Arap dünyasının içine girdiği bir siyasi geçiş, istikrarsızlık, kaos ve bunalım dönemi olarak negatif etkilerinin var olduğu da bir gerçektir.
Arap baharının ihracat ve ithalat üzerindeki etkileri ise sürece dair toplumsal ve siyasal çözümlemeler karşısında geri planda kalmıştır hatta neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu kitap yalnızca bu eksikliği gidermek amacını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda bahsi geçen Arap ülkelerinin Türkiye ile olan ithalat ve ihracat ilişkilerini ve Türkiye’nin bu açıdan nasıl etkilendiğini de ele almaktadır.